Günümüzde internetin de yaygınlaşması ile kitap okurlarının daha üstünde bir okuyucu kitlesi mevcut. Telefondan, tabletten, bilgisayardan sürekli bir şeyler okuyoruz ancak yazar oranı çok düşük düzeyde. Yazar olmayı geçtik yorumlarında saygın bir kişilik gösteren insanlarla karşılaşmak bile oldukça zor bu günlerde…
Populer olmak için babasından yaşlı kişilere “ne diyorsun la değişik” yazan 12 – 15 yaş aralığında ki gençlerden tutun oyun sitelerinde ben en büyüğüm ve en iyiyim havası için ego büyüterek saygı ve edep çıkan gençlere ve hatta bu adam büyük böyle şeyler yapmaz diyebileceğiniz 40 – 50 yaşındaki kişilerin bu gençlerin sanal ortamına ayak uydurarak kendi çocukları kendilerine söyleyince kızacakları hatta bir ihtimal çocuklarını dövebilecekleri cümleleri kendilerinden yaşlılar için kullanan kişilerin olduğu bir sanal ortamda saygı görmek veya saygı beklemek ne kadar doğru olur.
Peki saygının ve sevginin olduğu sanal ortamlar yok mu? Elbette var. Ancak Çöldeki deniz kadar az…
Tüm bunları düşününce “Her şeyin egemen olduğu bir vakit vardır” cümlesi geliyor aklıma. İyiliği anlamak için kötülüğü yaşamak ve onun hüküm sürdüğü günleri görmek gerekir. Sanal ortamda düşüncelerini açık ve düzgün bir şekilde yazan insanların yazılarına özellikle karşıt görüşe sahip kişiler tarafından yapılan hakaret içerikli yorumlar ile İnternet Yazar’ı olmaya niyetli kişilerin isteklerini kırmakta ve herkesi sadece okur hale getiriyor. Bu durum sonucu belli bir düşünce etrafında yoğunlaşma başlıyor ve kolay yönetilebilir – kandırılabilir hale geliyoruz.
Tüm bunlara rağmen biz de öyle mi olmalıyız? Tabi ki hayır. Saygın insan olmak karşıdakinin size saygı göstermesi ile olmaz. Asıl saygın olan kişi davranışları örnek olarak gösterilebilecek kişidir. Kimse saygı göstermese de ahlak ve edep sınırları içinde davranıp karşısındakilere o şekilde cevap verebilenler saygın kişilerdir.
Sanal ortam dahi olsa insanlığımızı kaybetmeden vakit geçirip kimsenin hakkımızda edepsiz veya ahlaksız yorumlarında bulunamayacağı şekilde vakit geçirmeniz dileklerimle…
Comments (4)
Saffet ONDERsays:
26 Haziran 2015 at 21:56Çok iyi anlatmışsınız
Ömer Faruk AYKAÇsays:
4 Ağustos 2015 at 17:30Çok iyi anlatmışsınız teşekkür ederiz 🙂
Selim Gülsays:
14 Ağustos 2015 at 01:07Teşekkür ederim güzel anlatmışsınız.
Nesesays:
25 Ağustos 2015 at 02:42Ne güzel anlatmış Mahmut kardeşim 🙂